"> Kripto Para -3 / Ütopyayı gerçekleştirmek - Benga.pro Mühendislik ve Bilişim Ltd. Şti

Madem dünyada tüm ayrılıkların ve menfaatlerin bir kenara bırakılmasının imkanı yok o halde biz yeni bir sistem kuralım ve ütopyamızı gerçekleştirebilir miyiz onu sorgulayalım:

İlk bölümdeki “Swift”li para transferi kısmında açıklananları hatırlayalım. Transfer edilecek paranın biriminin ait olduğu ülkenin merkez bankası bu para transferinin merkezi kurumu rolünü üstleniyor. Kimin kime ne kadar para gönderdiğinin kaydını tutuyor ve transfere onay ya da rey veriyor.

Tıpkı swift sistemine benzer sistemimiz olsun ama kendi merkezi kurumumuzu kuralım. Şimdi bize bir de para birimi lazım. Ancak dünyadaki tüm para birimlerinin bir sahibi var. Kıymetli maden kullanalım desek olmaz çünkü tüm madenlerin günümüzde oturmuş fiyatları var. Hangi ülkede ne kadar cevher var bilemeyiz, yarın bir gün yeni cevherler bulunup bizim para birimimizin değerini kontrol altına alabilirler. Öyleyse tek bir yöntem kalıyor, kendi madenimizi kendimiz yaratacağız. Maden yaratmak fikri ilk başta tuhaf geliyor ama dijital dünyada olmaması için bir sebep yok.

Altın madenini düşünelim. Altını bu kadar değerli yapan şey, dünyadaki miktarının görece azlığı ve insanların bu madene gösterdikleri itibardır. Yani insanlar, altına gösterdikleri itibarı zaman zaman azaltırlar ve altının piyasalardaki fiyatı düşer, ya da tam tersi olur. Ancak altın, dünya üzerinde somut bir madendir. Bizim ise böyle bir maden yaratma imkânımız olmadığına göre sistemimizi genel geçer para birimini bağlayacağımız madenimizin sanal ortamda olması lazım.

Bunun için belli algoritmaya dayanan yazılım geliştirdiğimizi ve bu yazılımın içine belli miktarda sanal madenimizi gömdüğümüzü varsayalım. Kolay anlaşılması açısından bu yazılımın da bir oyun olduğunu, oyunun ağa bağlı tüm bilgisayarlarca birlikte oynandığını, oyun içindeki problemleri çözen, aşamaları geçen bilgisayara bizim sanal madenimizden bir miktar verildiğini düşünelim. Oyun elbette bir gün bitecek ve başta oyuna gömdüğümüz tüm madenlere ulaşılmış olacak. Oyuna katılıp problemleri çözen her bilgisayarda, oyuncunun hesabında belli miktarda bir maden olacaktır. Fakat oyunun sonunda bu madenlerin somut bir değeri kalmayacaktır. Her bir oyuncu oyunu oynarken hırsla kazanmaya çalıştığı maden yolun sonunda kıymetsiz bir şey olacaktır.

Diğer taraftan, para transferlerinin kaydını tutan defterimizin önemli bilişim sorunları olduğunu hatırlayalım. Para transferleri sayısı arttıkça kontrol edilecek datanın büyümesi, güvenliğin sağlanması, vs.… Öyleyse biz sanal madenimizi bir oyuna gömeceğimize bu defterimizin algoritmasına gömsek de bu defterimizin kontrollerini yapanlara yani bizim sistemimize bilgisayarlarıyla hizmet verenlere belli miktarlarda versek daha iyi olmaz mı? Böylece bir taşla iki kuş vurmuş oluruz. Hem sanal para birimimizi yaratmış oluruz hem de defterin kaydını herkese tutturmuş oluruz. Hem ne kadar fazla kişi bu kaydı tutarsa kaydın maniple edilmesi o kadar zorlaşır. Öyle ya, defteri sadece 3 kişi tutsa, bunların 2 kişisi anlaşıp, sistemi maniple edip kendi hesaplarına para aktarsa sistem onların hesaplarını kabul edecektir. Halbuki hesabı tutanların sayısı milyonlar olsa sistemin manipülasyonu çok çok zorlaşır.  Hesap tutan milyonların, yarısından 1 fazlasının kendi aralarında anlaşıp manipülasyon yapması ihtimali neredeyse sıfırdır.

Şimdi toparlarsak: Yeni sistemimizi kurduk, defterimizi oluşturduk. Defterin kontrolü için bir algoritma geliştirdik ve kontrol edenlerin bilgisayarlarının belli işlemler karşılığında hizmet bedeli olarak sistemimize gömdüğümüz madenden bir pay almasını sağladık. Anlaşılacağı üzere bahsettiğimiz sistem Bitcoin sistemidir. Bu sisteme gömdüğümüz madenin adı Bitcoindir ve sisteme toplamda 21.000.000 adet Bitcoin gömülmüştür.

Dışardan gelen atakların bu yapıyı bozması ihtimaline karşı sistemimizi kriptografik yapıda hazırladık. Ayrıca para transferi yapacakların ileri kriptoloji teknikleri paralelinde gizli bir kimlik almalarını sağladık. Kriptografinin detayına bu yazıda girmeye gerek yok sadece kriptoprafik olarak hazırlanan kayıtların ve kimliklerin yeterince güvenli olduğunu kabul edelim.  Kriptolojide kişilerin isimleri, adresleri bilinmiyor ama bir sürü karışık alfanümerik şekillerden oluşan kimlikleri var. Bu alfanümerik şekilleri kullanıcıların hafızalarında tutmaları çok zordur. Haliyle bilgisayarlarında kayıtlı durabilir, fotoğraf olarak telefonda veya kağıt üzerinde saklanabilir. Tüm bunlar kullanıcının tıpkı “somut” parasına sahip çıkması gibi bilgilerine de sahip çıkmasını gerektirir. Bu bilgilerini çaldıran birisinin hesabına girilip hesabında bulunan parasının çalınması mümkündür. Ama bunun dışında kriptografik şifresinin çözülüp hesabına girilmesinin yolu yoktur.

Ayrıca sistemimizi çok sayıda kullanıcının bilgisayarına yükleyecek şekilde dağıtık olarak tasarladık. Yani defterimiz sadece bir yada birkaç serverda değil sisteme katılıp “banka memurluğu” yapıp karşılığında sanal maden kazanmak isteyen her kullanıcın bilgisayarında yer alıyor. Böylece bilgilerin maniple edilmesi ve kaybolması ihtimalleri de neredeyse sıfıra indirgenmiş olur. Bu, ileride değineceğimiz blok zinciri (Blockchain) yapısının temelini oluşturuyor.

Burada “banka memurları” dedik ama terminolojide bu hizmeti verenlere “madenci” denmektedir. Madenciler de yaptıkları hizmet karşılığında Bitcoin kazanacaklarından, onların da gizli bir kimlikleri ve hesapları olur, Bitcoin kazandıklarında deftere kayıtları ve aldıkları Bitcoin miktarı işlenir. Madenciler Bitcoin kazandıkça sisteme gömülen 21.000.000 adet Bitcoin miktarı gitgide azalır. Tıpkı altın madeni gibi, geçmiş yüz yıllarda altını bulmak teknik açıdan çok kolayken günümüzde ancak ileri teknolojilerle altın bulunabiliyor. Bitcoin algoritmasında da tıpkı bu yapıya benzerlik sağlanmış. Bitcoin sistemi de ilk çıktığında defterdeki kayıt sayısı ve madenci sayısı az olduğundan Bitcoin çabuk elde ediliyor ve sürüme giriyorken günümüzde bu durum git gide zorlaşmış, ev bilgisayarlarından çok öte hızlı bilgisayarların kullanılmasını gerektirmeye başlamıştır. Haliyle madenci olmak isteyen birisi biraz paraya kıyıp yüksek teknolojili, hızlı işlem yapabilen bir bilgisayar alacak (Artık madencilik için özel bilgisayarlar satılmaktadır)   Bitcoin sisteminin o anki güncel defterini bu bilgisayarına indirecek, sisteme hizmet vermeye başlayacaktır. Elbette bu bilgisayar “banka memurluğu” yapıp tonlarca hesaplama gerçekleştirecek, bitcoin kazanmaya çalışacak ve karşılığında şebekeden elektrik enerjisi çekecektir. Eğer ay sonunda ödediği elektrik faturası kazandığı bitcoinin karşılığından düşük ise “Banka memurlu”ğuna yani madenciliğe devam edebilir. Fakat değilse, ya daha hızlı bilgisayar alacak, ya daha ucuz enerji kaynağı bulacak ya da bu işi bırakacaktır. (Bu arada, bilgisayar 7/24 çalışıyorken kullanıcının özel bir şey yapmasına gerek yoktur. )

Yorum Yazın

En az 4 karakterden oluşmalı